Tuesday, April 25, 2017

Turkey Partizan: Hayır, bitmedi; 1 Mayıs’ta alanlara!



Partizan, 2017 1 Mayıs’ına katılım çağrısı yaptı. Hayır, bitmedi; 1 Mayıs’ta alanlara!” başlıklı açıklamayla, “Zulme ve sömürüye Hayır” diyen Partizan, “Hayır”la alazlanan öfkemiz kalelerini vuracak, “Hayır”la büyüyen umudumuz saraylarını yerle bir edecektir”


“Uluslararası proletaryanın birlik, dayanışma ve mücadele günü 1 Mayıs’a yürüyoruz. Ezenler ile ezilenler arasındaki çatışma ve hesaplaşmanın derinleştiği, devlet terörüyle her türlü hak arama eyleminin zapturapt altına alınmak istendiği, bunun hukuki kılıfının sağlanabilmesi için de OHAL’in ilan edildiği bir sürecin içindeyiz.
15 Temmuz darbe girişimini bir fırsata çeviren siyasal iktidarın, işçi sınıfı ve geniş emekçi yığınların; Kürt ulusunun, Alevilerin, kadınların ve LGBTİ’lerin kısacası tüm ezilen ve yok sayılanların kazanılmış tüm haklarına göz diktiği, azgın ve fütursuz bir şiddetle yöneldiği bir iklimdeyiz.
Komprador burjuvazi ve toprak ağalarının iktidarı TC devletinin, 15 yıllık AKP yönetimi altında daha fazla baskı ve şiddete, emeğin gasp edilmesine dair sistematik politikalara yöneldiği, esnek çalışma ve taşeronun tek geçer çalışma rejimi haline getirildiğini gördük, yaşadık. Türk hâkim sınıfları, AKP eliyle korkunç bir talan ve yağmayla, coğrafyamızın yeraltı ve yerüstü zenginliklerine el koydu. Uluslararası emperyalist tekellere kapılar ardına kadar açıldı. İçerde ve dışarda yaşama geçirilen politikalarla işçi sınıfı ve geniş emekçi yığınlara daha fazla yoksulluk ve yoksunluk, savaş, ölüm, açlık ve sefalete dayatıldı. Devletin resmi kurumu TÜİK verileri bile, 2017’nin Ocak ayı itibarıyla 3 milyon 985 bin kişinin işsiz olduğunu gösteriyor ki; bu Türkiye tarihindeki en yüksek resmi işsiz sayısına tekabül ediyor.  Buna göre işsiz sayısında bir yıl içindeki artış da yüzde 21’den fazla. DİSK-AR tarafından işsizliğin geniş tanımı göz önünde tutularak yapılan çalışmalar ise işsizlik oranının yüzde 21,4 olarak gerçekleştiğini ve gerçek işsiz sayısının da 7 milyonu aştığını gösteriyor.
Değişim adı altında iktidara gelen AKP hükümetleri dönemlerinde işçi sınıfının örgütlenmesinin önündeki engeller artırıldı, grevleri defalarca “Milli Güvenlik” gerekçesiyle yasaklandı, kazanılmış hakları gasp edildi. “İşsizlik Fonu” adı altında kimseye sormadan işçi sınıfının emeğiyle oluşturulan fon, sermayeye peşkeş çekilirken gözlerini şimdi de Kıdem Tazminatına göz dikmiş durumdalar.
“İstihdam Seferberliği” ambalajına sararak gündeme getirdikleri yeni uygulamada olduğu gibi her adım esasta patronlara verilen teşvikin artırılması anlamına geliyor. Bahsi edilen seferberlikte bile işbaşı eğitimine katılanların net asgari ücret tutarındaki maaşı ile iş kazası, meslek hastalıkları ve genel sağlık sigortası primleri işçilerin maaşlarından yapılan kesintilerle oluşturulan İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanacak.
AKP, işçi sınıfına sormadan, güya onlara adına oluşturduğu fonu gözlerimizin içine baka baka türlü yalanlarla patronların hizmetine sunuyor!
Temmuz 2016’dan bugüne ülkeyi olağanüstü yetkilerle yöneten siyasal iktidarın, ilk olarak nişangâhına işçi sınıfı ve emekçilerin kazanılmış haklarını ve emeğini koyması tesadüf değildir. Asgari ücrete adeta şaka gibi yapılan 104 TL’lik artış bunun sadece küçük bir örneğidir. Devletin tüm imkânlarının sınırsız yetkilerle emperyalist sermayeye açılaması anlamına gelen “Varlık Fonu”na dair adımların sırtını OHAL’e dayaması da nedensiz değildir.
Açık ki Türk hakim sınıfları, AKP eliyle adeta yıldırım hızlıyla uygulayageldikleri ve rekora koştukları gasplarla yetinmiyor. Daha fazlasını istiyor bunun içinde olağanüstü yetkilerle AKP’yi donatıyor.

SÖMÜRÜYE VE ZULME “HAYIR!”
Tüm bu acele, başta Ortadoğu olmak üzere bölgede ve içerde yaşadıkları derin siyasi ve ekonomik bunalımın bir göstergesidir. Kriz derinleştikçe yığınların her türlü talebine yönelik devlet terörü azgınlaşmakta ve bunun dozajı alabildiğine artmaktadır.
Geride bıraktığımız bir yıllık OHAL sürecinde yaşananlar bunun açık bir kanıtıdır. Hâkim sınıflar, ezilenlere yönelik söz konusu uygulamaların yarattığı/yaratacağı büyük öfkenin farkında. Giderek derinleşen ve büyüyen ekonomik krizi çözmek adına devlet aygıtını daha merkezileştirmenin, tüm yetkileri tek elde toplamanın planını yapıyorlar. Başkanlık eksenli yürüyen anayasa tartışmaları tam da bu hedefle gündeme gelmiştir.
Türk hâkim sınıfları ezilen yığınları, zulüm ve sömürü kıskacında tutabilmek adına başkanlık rejimini bize onaylatmaya çalıştı. Biliyoruz ki başkanlık, işçi sınıfının dayanışmasına, birliğine ve mücadelesine daha azgın saldırılar, kazanılmış mevzilerine daha cepheden taarruzlar ve geleceğinin ipotek altına alınması anlamına gelecektir!
Nitekim tüm eşitsiz koşullara rağmen 16 Nisan’da yapılan referandumdan aslında “Hayır” çıkmış, bu sonuç AKP eliyle yapılan hilelerle değiştirilmiştir. İlan edilen gayri meşru sonuçlar, emekçilerin, sokakta yasak, gözaltı ve tutuklamalara rağmen adım adım ördüğü ve “Hayır”da ifadesini bulan direnişin kazanımlarının gasp edilmesi anlamına geliyor.
Geleceğimizin çalınmasına ve daha fazla sömürüye yükselen “Hayır”larımızı, işçi sınıfı ve emekçilerin, birlik, dayanışma ve mücadele gününde yükseltecek ve zalimlerin saraylarını sarsacağız!
“Hayır”la alazlanan öfkemiz kalelerini vuracak, “Hayır”la büyüyen umudumuz saraylarını yerle bir edecektir!
Onlar sandıktan hilelerle “Evet” çıkarmış olabilir. Ancak zulme, sömürü ve talana her itirazımız, her karşı koyuşumuz ve her “Hayır” çıkışımız, onların kâbusu olacaktır! Biz “Hayır”ı kazandığımız yerde, sokakta savunacak koruyacak ve büyüteceğiz! 1 Mayıs’ta sömürü ve zulüm düzenine “Hayır” diyecek, direnişimizi “Hayır”ın gücü ve öfkesiyle birleştireceğiz!
Hayır, mücadele bitmedi, daha yeni başlıyor!
Şan olsun proletaryanın birlik, mücadele ve dayanışma gününe!
Yaşasın 1 Mayıs!
PARTİZAN

No comments:

Post a Comment