ÖLÜM ADIN KALLEŞ OLSUN!
CAN YOLDAŞIMIZ, GÜZELLİĞİNİ GENÇ
YÜREĞİNİN GÜZELLİĞNDEN ALAN CERENİMİZ; SÖZÜMÜZ OLSUN Kİ SEN HER DAİM
MÜCADELEMİZDE !
Günler ağır.
Günler ölüm haberleriyle geliyor.
En güzel dünyaları
yaktık ellerimizle
ve gözümüzde kaybettik ağlamayı:
bizi bir parça hazin ve dimdik bırakıp
gözyaşlarımız gittiler
ve bundan dolayı
biz unuttuk bağışlamayı…
Usta şair Nazım’ın dediği gibi günler ağır, zor ve genç bedenlerin ölüm haberleriyle geliyor son zamanlarda. Kobane’deki savaş mağduru çocuklara oyuncak, defter, boya kalemi ve kitap götürüp, onlar için kreş ve park yaparak çocukları biraz savaş atmosferinden çıkartmak isteyen çoğu ünüversite öğrencisi gencecik, güneş yüzlü 32 insanın, 20 Temmuz’da Suruç’ta haince katledilmelerinin ardından sanki kara bir el bir düğmeye bastı ve hergün genç ölüm haberleri gelmeye başladı. Faşist TC devletinin saldırıları sonucu güneşe uğurladığımız her genç beden öfkemizi daha katmerleştirirken, Konfederasyonumuz ATİK’in geleneksel gençlik ve tatil kampının gerçekleştirildiği Yunanistan’dan gelen bir kara haberle yüreklerimiz bir kez daha dağlandı. 5 yoldaşımızın geçirdiği elim trafik kazasında en gençlerimizden 14 yaşındaki YDG üyemiz, güneş yüzlü can yoldaşımız, gencecik yanımız Cerenimiz’i yitirdik. Aynı kazada Ceren’imizin babası/yoldaşımız İbrahim Karatepe ağır yaralanırken, ATİK Başkanı yoldaşımız Çetin YAMAN ve diğer yoldaşlarımız Orhan ile Mesut da vücutlarının çeşitli yerlerinden yaralandılar. Yaralı yoldaşlarımızın en kısa zamanda sağlıklarına kavuşmaları temennimizdir. Ceren yoldaşımızın ailesi başta olmak üzere tüm ATİK ve Partizan ailesinin başı sağ olsun.
İsviçre’nin Neuchatel Kantonunda ailesilye birlikte yaşayan Ceren Ayfer Karatepe; ikinci ismini komutan Ayfer’den almıştı. Yaşıtlarının çoğu parklarda oynarken o, toplantı, yürüyüş, gece ve etkinlikler içinde büyüdü ve küçük bedeniyle koca dünyayı temellerinden sarsacak düsüncelerle tanıştı. Genç yaşına rağmen toplumsal olaylara oldukça duyarlı olan Ceren Ayfer, YDG saflarında mücadele etmekteydi. Her etkinlikte elinden YDG bayrağını düşürmeyen Ceren yoldaşımıza sözümüz olsun ki; Özgür bir dünya yaratma mücadelesinde gururla taşıdığın bayrak, o büyük güne kadar emanet bize.
Biliriz her ölüm erkendir. Ancak genç ölümler söz konusu olduğunda dil damak kuruyor, sözler, kelimeler anlamını yitiriyor… Güneşe uğurladığımız, geleceğimiz olan her gencimizle, tarifi imkânsız acıların içinde tekrar tekrar boğuluyoruz. Zeytin gözlü, kocaman yürekli, güneş yüzlü kız; seni güneşe uğurlama vakti değildi henüz. Henüz böyle bir yolculuğa çıkman için vakit çok erkendi. Henüz senin yapacakların, bizim senden beklediklerimiz çoktu. Hele de genç bir kadın olarak senin yükün yaşıt yoldaşlarına göre iki kat daha ağırdı… Kapitalizme, militarizme, faşizme karşı yükselttiğin mücadele bayrağının yanı sıra, ataerkiye ve heteroseksizme karşı kadın mücadelesini de yükseltmek düşecekti daha payına… Çünkü biliyoruz ki, sınıf mücadelemizin olmazsa olmayan parçası olan patriarkaya karşı mücadelede kendini bulan cinsiyet eşitliği mücadelesi ve kadınların örgütlenmesi siz genç kadınların omuzlarında yükselecek… Ama sen henüz bunun bile yeterince farkına varamadan aramızdan ayrıldın be zeytin gözlümüz!… Henüz çok erken, çok zamansızdı… O yüzden isyanımız daha büyük….
Aldığımız her acı haber, yüreklerimizi dağlasa da dimdik ayakta durmaya, hatta yeri geldiğinde gülmeye bile çalışsak ta, güneşe yolculadığımız her genç beden aklımıza geldiğinde, hasretleri yüreğimize çöker, gülümseyen dudaklarımız büzülür. Ama onların ideallerini gerçekleştirmenin, daha dik ayakta durarak, örgütlü gücümüzü ve mücadeleyi daha çok büyütmek için tekrar tekrar bilenmekten geçtiğini biliriz her zaman.
Cerenimiz, genç yoldaşımız; sözümüz olsun ki; senin o henüz çocuk bedeninde taşıdığın kocaman yüreğindeki ideallerini mutlaka gerçekleştireceğiz ve o büyük gün geldiğinde yine hep birlikte halaya duracağız. Seni / sizleri unutursak yüreğimiz kurusun.
YDG-Yeni Kadın
No comments:
Post a Comment