
16
Nisan 2016 tarihinde ATiK’in ve Nürnberg ATiK Tutsaklarıyla Dayanışma
Komitesinin çağrısı ile devrimci demokrat kurumlar bir araya gelerek
geçen sene tutuklanan ATiK aktivistleri hem de son 3 yıllık süre
içerisinde Almanya’da faşist TC devletinin hedef göstermesi sonucu
tutuklanan devrimci-demokrat siyasi tutsakların serbest bırakılması
ve şu anda yürürlükte olan “anti-terör” yasaları diye bilinen 129 a/b
yasalarının protestosu için Nürnberg’de bir araya geldi.Lorenzkirchen (Lorenz Kilisesi) önünde toplanan yüzlerce kitle pankart ve dövizlerini açarak eylemlerini başlattı. Kısa aralıklarla toplanan kitleye katılan ve farklı şehirlerden gelen diğer katılımcılar ise eylem başlangıç noktasına dayanışma ve faşizme/faşist uygulamalara karşı olan sloganlarıyla geldi.
L

Onurumuzdur”, “ATiK’li Devrimciler ve Tüm Politik Tutsaklar
Serbest Bırakılsın”, “Yaşasın Devrimci Dayanışma” gibi
sloganlar coşkuyla atıldı. ATiK, Yeni Kadın, YDG, ATiF, AGiF, NAVDEM,
SYKP, Partizan, MLPD, DKP, OA, Rote Hilfe `den Yüzlerce insanın
katıldığı yürüyüş, eylem komitesinin duyarlılık çağrısı ardından
sloganlarla son buldu. 2015’de ATİK yöneticilerinin de içinde bulunduğu 13 devrimci
Alman ve Türk devletinin işbirliği ile “terör örgütü üyesi” olmaktan
dolayı tutuklandı. Fransa, İsviçre ve Yunanistan’ın da dahil edildiği
Avrupa çapında bir operasyon yaşandı. Alman devleti bu üç ülkede iade
talebinde bulundu. Fransa derhal, İsviçre kendi yasalarının usullerinden
dolayı biraz gecikmeli iade işlemlerini gerçekleştirdi. Yunanistan’da
ise yoğun kamuoyu baskısı ve Yunan-Alman devletleri arasındaki politik
gerginliğin yarattığı basıncında etkisiyle “iddialar Türk devletinin
tipik iddialarıdır” gerekçesiyle iadeyi ret etti ve beraat kararı verdi.Bu operasyonun ATİK’le sınırlı olmadığı, bir bütün devrimci-demokratik faaliyeti hedef aldığı, demokratik halk devrimi-sosyalizm ve komünizm mücadelesinin “terör kapsamında” saldırıya maruz kaldığı, ezilen ulus ve halklara karşı taşınan devrimci duyarlılığın cezalandırılmaya çalışıldığı açıktı. Yani saldırının muhtevası yalın kat politikti. Mesele tüm demokratlar, aydınlar, devrimciler için ciddiye alınması gereken bir durumdu. Bu politik gerçeklik hala geçerlidir ve yakıcıdır.
Ki bu operasyondan konuya dair duyarlılıkla birlikte açığa çıkarılan tablo durumun boyutunu gözler önüne sermiştir. Alman parlamentosunda verilen soru önergesinde Alman devletinin tüm devrimci, demokratik kesimleri hedef alacak şekilde soruşturma furyası yürüttüğü deşifre olmuştur. Birçok devrimci-demokrat örgüt, kurum ve kişi ATİK operasyonundaki gerekçelere dayanarak soruşturma altındaymış. Türk-Alman devletlerin ortaklığı büyük bir politik saldırının ilk adımını ATİK’e saldırarak başlatmış. Soru önergesiyle açığa çıkan tablonun buzdağının görünen yüzü olduğu bilinmelidir. Devrimci demokrat faaliyetlere yönelik saldırının kapsamı daha geniş ve büyüktür. Özellikle Ortadoğu eksenindeki büyük çalkalanma ve alt üst oluşun karşısında emperyalist güçler ve yerli uşaklar bütünü kapsayacak şekilde odaklanmış bir politik saldırı ve temizlik peşindedir. Kendi sistemlerine karşı muhalefet eden komünist, devrimci ve demokratlar bu saldırının her zaman ki gibi en önemli hedeflerinden birisidir.
Son olarak ise İsviçre’nin Mehmet Yeşilçalı’yı Almanya’ya iade etme gerekçesi tüm politik mültecileri hedefleyen bir tablo yaratmıştır. Yeşilçalı’nın iade gerekçesine dayanarak Faşist Türkiye cumhuriyeti “kırmızı bültenle” aranan tüm politik tutsakların kendilerine iade edilmesi yönlü bir girişimde bulunmuştur. İsviçre’nin iade kararının emsal teşkil ettiğini, aynı gerekçelerle kendi taleplerinin de karşılanması gerektiğini belirtmektedir. Bu eksende bir hukuki ve politik süreç başlatmıştır. Avrupa Birliği’nin kirli Ortadoğu ve göçmen pazarlıkları ekseninde Türkiye’yi güvenli ülke ilan etme projesiyle birlikte düşünüldüğünde politik saldırının kapsamı daha anlaşılır olacaktır. Şimdi ATİK operasyonu kapsamında yaşanan her gelişme ve durum Türk egemen sınıfları tarafından tüm devrimci-demokrat kesimlere yönelecek şekilde kullanılmaktadır.
Bu eksende ATİK operasyonuna devrimci, demokrat kesimler kendi dışında bir sorun olarak yaklaşma lüksüne sahip değildir. Sembolik destek ve dayanışma, saldırının kapsam ve boyutuna denk gelmemektedir. Zira saldırı sadece ATİK ile sınırlı değildir. Büyük resmin bir parçasıdır. İlk hamlesidir ama son olmayacaktır.
ATİK operasyonu ve bu davanın karşısında alınacak tutum, buna karşı yürütülecek mücadelenin boyutu devrimci-demokratların etrafında oluşmuş gerici kuşatmanın daha ilk adımda boşa çıkarılması açısından önemlidir. Bu karşı koyuş ne kadar güçlü ve kararlı olursa yeni saldırılara karşı daha donanımlı ve o saldırıları boşa çıkarma durumu yaşanacaktır.
ATİK operasyonu ve davasının etkisi, yaygınlığı, hedefleri ve niteliği gözden kaçırılmamalıdır. Bu süreçte elde edilecek başarı devrimci-demokratik mücadelenin alanının genişlemesi anlamına gelmektedir. Yeni saldırıları daha ilk mevzide karşılama anlamı taşımaktadır. Bu süreç birliğimizi, ortak kaygımızı ve büyük paydaşlığımızı öncelemeli ve pekiştirmelidir.
15 Nisan bu operasyonun yıl dönümüdür. 16 Nisan’da Nünbergde bu eksende kitlesel bir protesto yürüyüşü yapılacaktır. Yine 3 Haziran’dan itibaren yargılamalar başlayacaktır. Bu sürece tüm devrimci demokrat kesimlerin duyarlı olması, en aktif en etkin şekilde bu saldırıyı göğüsleyecek bir konumlanış alması zorunludur, esaslı bir görevdir. Tüm duyarlı, ilerici, devrimci, demokrat kesimleri ATİK tutsaklarını sahiplenmeye, politik alanımızın darlaştırılmasına karşı meşruiyetimizi, mücadelemizi daha fazla genişletmeye davet ediyoruz.
No comments:
Post a Comment