KP/ML-TİKKO ve MLKP’den Suruç için eylem
Suruç’ta
gerçekleşen katliamın ardından eylemler devam ediyor. katliamı protesto
için sokaklara dökülen birnlerce kişi katliamı lanetledi. Yine dün gece
Gazi mahallesi’nde de protesto eylemi gerçekleştirildi.
Gerçekleştirilen eyleme saldıran polise ara sokaklardan çıkan MLKP,
YDG-H, TKP/ML TİKKO ve BÖG militanları polis saldırısına uzun namlulu
silahlarla karşılık verdi.
Öte yandan elimize e-posta yoluyla ulaşan bilgiye göre TKP/ML TİKKO militanları ile MLKP militanları ortak bir eylem gerçekleştirdiler. Gazi Mahallesi’nde cihatçılara ait olduğu bilinen Sultankasrı Düğün Salonu ve Derneği MLKP ve TİKKO militanları tarafından uzun namlulu silahlarla tarandıktan sonra molotoflarla ateşe verildi. “DAİŞ’in Türkiye koluna yardım yataklık yapan Sultankasrı Derneği’ni taradık ardından Molotoflarla ateşe verdik” denilen açıklamada “Faşist-Kemalist T.C. Devletinin başta Kürt halkı olmak üzere ezilen diğer tüm kesimlere ve sosyalist kurumlara uyguladığı imha, inkar ve katliam girişimlerinin hesabı partimiz tarafından hesabı sorulmuştur sorulacaktır.” İfadelerine yer verildi.
Öte yandan elimize e-posta yoluyla ulaşan bilgiye göre TKP/ML TİKKO militanları ile MLKP militanları ortak bir eylem gerçekleştirdiler. Gazi Mahallesi’nde cihatçılara ait olduğu bilinen Sultankasrı Düğün Salonu ve Derneği MLKP ve TİKKO militanları tarafından uzun namlulu silahlarla tarandıktan sonra molotoflarla ateşe verildi. “DAİŞ’in Türkiye koluna yardım yataklık yapan Sultankasrı Derneği’ni taradık ardından Molotoflarla ateşe verdik” denilen açıklamada “Faşist-Kemalist T.C. Devletinin başta Kürt halkı olmak üzere ezilen diğer tüm kesimlere ve sosyalist kurumlara uyguladığı imha, inkar ve katliam girişimlerinin hesabı partimiz tarafından hesabı sorulmuştur sorulacaktır.” İfadelerine yer verildi.
TKP/ML:YIKMAYA ÇALIŞTIĞINIZ ENTERNASYONAL KÖPRÜLERİ DÖVÜŞE DÖVÜŞE İNŞA EDECEĞİZ!
Haber Merkezimize e-posta yoluyla ulaşan,Suruç katliamıyla ilgili açıklama yapan, TKP/ML Merkez Komitesi imzalı açıklamayı haber değeri açısından izleyicilerimizle paylaşıyoruz.(AHM)
YIKMAYA ÇALIŞTIĞINIZ ENTERNASYONAL KÖPRÜLERİ DÖVÜŞE DÖVÜŞE İNŞA EDECEĞİZ!
Ortadoğu’da, gözünü kan bürümüş katil sürülerinin ve onların kravatlı-takım elbiseli hamilerinin kimi zaman bıçak, kimi zaman top-tank, kimi zaman uçak, kimi zaman adresi belirsiz bombalarıyla ezilenlere yönelik katliamları bir rutin haline geldi. Ortadoğu adı konvensiyonel olmayan ama kitlesel ölümlerin gerçekleştiği bir bölgesel savaş dönemini yaşıyor. Bu dönemlerde iblisliğin, kalleşliğin, gaddarlığın, zulmün bini bir paradır.
Sırf mezhebinden, milliyetinden, inançlarından, siyasal değerlerinden, cinsel kimliğinden kaynaklı savaşın doğrudan unsuru olmadan katledilmek, adressiz bir kurşuna hedef olmak, deli mayın-bombanın hedefi olmak işten bile değildir. Bin yıllardır bir arada yaşayan uluslar, mezhepler, dinler arasına tamiri zor düşmanlık tohumları oluk oluk kan akıtılarak sulanmakta büyütülmekte ve serpitilmektedir. Bir arada yaşamanın olanakları her geçen gün özel psikolojik savaş yöntemleriyle ve kalleşçe katliamlarla dinamitlenmektedir. Pazara hakim olmanın iştahı, bitmek bilmez kar hırsının enerji deposu petrol kokusu ezilenlerin kanı ve canıyla takas edilmektedir. Kobani’de olduğu gibi bir sabah bir Kürt, Arap komşusunun kendini boğazlaması endişesi ve kuşkusuyla tepeden tırnağa donatılmaktadır. Ya da Lazkiye’de bir Alevi, Sünni komşusunun palasıyla doğranma korkusuyla ürpertilmekte, Hama’da-Felluce’de bir Sünni, Şii egemenliğinin bombalarıyla ölüme uyanma kaygısıyla şekillenmektedir. Emperyalizm ve bilumum bölgenin gerici güçleri ölüm kusarak ayrıştırmak, düşmanlaştırmak, parçalamak için yoğun bir mesai harcamaktadır.
Bu genel politika içinde, özellikle buna karşı örgütlü ve sistematik olarak demokratik, ilerici politik mevziler ise özel bir hedef halindedir. Rojava bugün bu ilerici ve demokratik mevzinin baş aktörü konumundadır. Bu demokratik ve ilerici mevzi ise özel bir hedef konumundadır. Özellikle Tekfirci-Cihadcı gericilik ve TC bu mevziyi mümkünse boğmak değilse olabildiğince zayıflatmak üzerine açık ve örtülü bir ittifak halindedir. Kürt demokratik ulusal kazanımlarına, farklı milliyet-inanç ve kesimlerin bir arada yaşamasını amaçlayan yönelimine her türlü politik ve askeri saldırıyı yapmaktadır. Meseleyi sadece Rojava ve Kürtlerle de sınırlı tutmamaktadır. Rojava ile dayanışma içinde olan, enternasyonal ruhu kuşanan, buraya dair demokratik duyarlılık gösteren her kesim bu azgın gericiliğin hedefindedir.
Türk devleti Rojava’ya yönelik saldırganlığını son dönemde tırmandırarak devam ettirmektedir. Tayyip Erdoğan bunu en net şekilde “Bedeli ne olursa olsun, Suriye’nin kuzeyinde, Türkiye’nin güneyinde devlet kurulmasına asla müsaade etmeyeceğiz” diyerek ifade etti. Bu açıklamalar sonrası Kobane’de yüzlerce Kürt katledildi. Çılgınlık derecesine varacak Rojava işgal planları medyaya servis edildi. Yoğun ve sistematik askeri saldırılar ve psikolojik savaş aygıtları devreye sokuldu. Rojava ve Kürtlerle dayanışma içinde olan tüm devrimci demokratik kurumlar hedef haline getirildi. Operasyonlar, tutuklamalar, uluslararası komplolar devreye sokuldu. Onlarca devrimci, demokrat, yurtsever Rojava’ya yönelik dayanışma faaliyetlerinden dolayı tutuklandı.
Ancak 20 Temmuz’da bu saldırganlığa alçakça, kalleşçe ve hunharca bir halka daha eklendi. Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonunun (SGDF) “Beraber savunduk, beraber inşa ediyoruz” Kobaneyle dayanışma kampanyası kapsamında Suruç’ta yaptığı basın açıklamasına bombalı saldırı düzenlendi. 32 genç, kadın ve erkek şehit düştü. Saldırıda IŞİD parmağının olduğuna kuşku yok. Ancak bu saldırının Türk egemen sınıflarının olanak ve yardımları, politik yönelimi ve eşsiz katkılarıyla gerçekleştiğinden de şüphe etmemek lazım. Bu katliamın failleri uzun süredir ayağa dikilmiş ve ben buradayım demektedir. Bu katliam, Türk egemen sınıflarının “ne pahasına olursa olsun” Rojava kazanımlarına karşı örgütlediği duruşun bir parçasıdır.
Savaşın doğrudan unsuru olmayan yıkılmış bir kenti inanç ve değerlerine uygun inşa etmeye çalışan genç, körpe bedenlerin parçalanarak yok edilmesi bir politik mesajdır. Rojava ile enternasyonal dayanışma damarı kesilmek istenmektedir. Bu ruh gericiliğin hedefindedir. Katledilmeye çalışılan demokratik, devrimci, ilerici bir mevziyle dayanışma, onun bir parçası olmaya çalışan anlayıştır.
İlan ediyoruz bu damarı kesemeyeceksiniz, bu ruhu canlarımızı alarak yok edemeyeceksiniz.
Sizin ne pahasına olursa olsunlarınız karşısında bizimde ne pahasına olursa olsunlarımız vardır. Sizin bizden kopardığınız parçalarımız, aldığınız canlarımız gözümüzü korkutmayacak, değerlerimize yabancılaştırmayacak. Bunu başaramayacaksınız. Öfkemizi, kinimizi, sorumluluk bilincimizi, Rojava’ya olan derdimiz büyüyecek sadece. Kalleşliğiniz, alçaklığınız, kana susamışlığınız dayanışma ruhumuzu katledemeyecek. Daha güçlenmiş, daha bilenmiş, daha pekişmiş, daha fazla örgütlenmiş bir enternasyonal dayanışma yürüyüşü bulacaksınız karşınızda. Hem de “ne pahasına olursa olsun”.
Suruç’ta 32 körpe canımız ve inanç dolu yüreğimiz katledildi. Bu katliamın hesabını soracağız. Suruç katliamı Türk egemen sınıflarının kabusunun gerçekteki görüntüsüdür. Korku dağlarını büyütmek tüm ezilenlerin, mazlumların, devrimcilerin, demokratların boynundaki borçtur. Partimizde bu borcu üstlenmektedir. Gericilikle politik hesaplaşmamıza, sorumluluklarımıza daha fazla sarılmamıza yeni bir gerekçedir Suruç katliamı.
Katilleri biliyoruz, tanıyoruz, tanımlıyoruz. Bu katiller sürüsünden hesap sormak için tüm halkımızı sokaklara, meydanlara, dağlara, mücadelenin olduğu her yere çağırıyoruz. Öfkemiz namlularla birleşip adresine ulaşacak. Halkımızı Suruç katliamını protesto etmeye, sokaklara çıkmaya, Türk devletinden hesap sormaya, Rojava ile daha fazla ve güçlü dayanışmaya çağırıyoruz!
-ŞEHİT NAMIRIN!
-SURUÇ (PİRSUS) KATLİAMINI LANETLİYORUZ!
-YAŞASIN ENTERNASYONAL DAYANIŞMA!
-SELAM OLSUN ROJAVA DİRENİŞİNE VE ŞEHİTLERİNE!
-FAŞİST TÜRK DEVLETİNDEN VE TÜM GERİCİLİKTEN HESAP SORACAĞIZ!
-YAŞASIN PARTİMİZ TKP/ML, ÖNDERLİĞİNDEKİ TİKKO, TMLGB!
21 TEMMUZ 2015
TKP/ML
Türkiye Komünist Partisi/Marksist-Leninist
Merkez Komitesi
No comments:
Post a Comment