Türkiye ile Libya arasında Münhasır Ekonomik Bölge tanımlama konusunda yapılan son anlaşma, Güneydoğu Akdeniz bölgesindeki tüm çelişkilerin ve karşıtlıkların keskinleşmesinin ve rekabetin yaygınlaşmasının bir başka aşamasıdır. Bu durum, Türkiye’yi ablukaya almak için İsrail ve Mısır ile eksen oluşturulması ile Yunan egemen sınıfının ve siyasi kadrolarının hareketlerinin bir devamı ve bir sonucu olarak ortaya çıkıyor. Tüm bunlar, ABD-AB ve Rusya arasındaki emperyalist rekabetin, savaşa, halkların kanının dökülmesine ve parçalanmaya müdahalesini körükleyen zemine dayanıyor.
Unutmayalım ki, emperyalist müdahalelerle Libya parçalandı, ayrıldı ve halkı kana bulandı, gerici Erdoğan hükümeti ile Libya hükümeti arasında yapılan bu anlaşma, bugün bölgedeki yerel burjuva sınıfların çelişkilerini daha da şiddetlendiren ve halklar için tehlikeli bir durum yaratan bir gelişmedir.
Bu anlaşmanın tanımı, sadece Akdeniz bölgesinde ve Ege’de değil, aynı zamanda dünyanın her yerinde, halkların çıkarları ve ülkelerin egemenlik haklarıyla ilgisi olmayan, ama yerel burjuva sınıfların ve özellikle emperyalistlerin çıkarları ve özlemleri ile ilgili bir süreçtir. ABD-AB-Rusya’nın, “parseldeki” kendi egemenliğini sağladıktan sonra, enerji devi tekelleri tarafından yağmalanacak olan “münhasır ekonomik bölgeler”dir.

Türkiye ile Libya arasındaki anlaşma, yerel burjuvaziyi, Yeni Demokrasi hükümetini ve tüm siyasi partileri (SYRIZA – ΚΙΝΑL, vb.)”askeri harekat” tehditlerine kadar uzanan milliyetçi bir histeri ortaya çıkaran, emekçi halkların haklarına, özgürlüklerine ve işçi sınıfının kazanımlarına yönelik saldırıyı tırmandıran bir dönemde, “köşeye sıkıştırdı”. ABD – NATO – AB emperyalistlerinin –koruyucularının arzuları ve çıkarları- hem yerel burjuvaziye hem de burjuva siyasi partilere onlara sadakat ve bağlılık yemini edenlere, ABD’nin ve Avrupalı emperyalistlerin hedeflerinin ve çıkarlarının üstün olduğunu ortaya koymaktadır. Yakın zamanda Türkiye’nin Suriye’deki işgaline ve Kürt ve Suriye halkının kanının dökülmesine karşı tutumlarıyla bunu göstermişlerdir.
Güneydoğu Akdeniz halkları, Yunanistan ve Türkiye halkları, işçilerin, gençlerin, birbirleriyle paylaşamayacakları hiçbir şeyleri yok! Halkın mücadelesi burjuvaları ve emperyalistleri devirmeyi başardığında ve kendi ülkelerinde politik iktidarı ele geçirdiğinde, farklılıkları çözmek için barışçıl yollar bulabilirler. Bugün, yerel burjuvaların ve emperyalistlerin arzuları ve hedefleri halkların barışını tehdit ediyor. Halkları “toplar için ete dönüştürmek” ve ülkeleri yağmalamak için “pay” edilme koşulları yaratıyorlar, halklar arasında bir dostluk ve dayanışma duvarı inşa edilmelidir. Savaş ve emperyalizme karşı kitlesel bir hareket tehlikeli gelişmeleri önleyecektir.
YKP(m-l)
TKP/ML
ARALIK 2019