Friday, May 2, 2025

JDMay Day - turkish PROLETER VE ENTERNASYONALİST 1 MAYIS


Emperyalist Savaşa, Gericiliğe, Faşizme, Baskıya, Yoksulluğa ve Zulme Karşı
Dünyanın Bütün Proleterleri ve Ezilen Halkları, Birleşin!
Kaybedecek Zincirlerimizden Başka Bir Şeyimiz Yok, Kazanacağımız Bir Dünya Var!

Bu 1 Mayıs’ta, emperyalist sistemin çelişkilerinin daha da derinleştiği ve baskının arttığı bir süreçte, işçi sınıfının ve ezilen halkların Uluslararası Mücadele Günü için sokaklara çıkalım. Bu saldırılara karşılık, proleterlerin ve halkların direnişi de güç kazanıyor.

Emperyalistlerin, onların devletlerinin ve hükümetlerinin proleterlere ve kitlelere dönük öfkeli saldırıları, derinleşen genel krizlerini proleter sınıfa ve halklara yükleme çabasının açık bir yansımasıdır.
Tüm emperyalist devletler ve hükümetler, askeri harcamaları sınır tanımaksızın artırıyor ve açıkça savaşa hazırlanmamız gerektiğini söylüyorlar.
ABD/NATO/AB emperyalist güçleri giderek daha modern ve yıkıcı silahlarla donanıyor, nükleer silah kullanma planları yapıyor; ordularını güçlendiriyor, topraklarını militarize ediyor ve savaş ekonomisini geliştiriyorlar.
Rus emperyalizmi ile Çin sosyal-emperyalizmi ise bu saldırıların hem hedefi, hem de ABD/NATO/AB emperyalizminin krizini fırsata çevirerek kendilerine daha elverişli bir dünya düzeni kurmanın peşindeler.

Emperyalist savaş, dünyanın yeniden paylaşımını dayatan emperyalist kapitalist sistemin küresel ekonomik krizinden kaynaklanmaktadır.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, Siyonist İsrail devleti tarafından Filistin’de yürütülen soykırım, Lübnan, Yemen ve Suriye’ye yönelik saldırılar, faşist Türk devleti tarafından Kürdistan’ın işgali ve Kürt halkına yönelik katliamlar, ABD’nin Filipinler üzerinden Çin’i kuşatma ve saldırı planları, bunların hepsi paylaşım savaşına doğru ilerleyişin çeşitli yönleridir.

Bu saldırganlığa karşılık, Çin’in küresel ekonomik alandaki hamleleri, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ve dünyanın dört bir yanında kendi bölgesinde emperyalist sistem içinde bir jandarma olma hayali kuran gerici rejimlerin, Türkiye, Hindistan, Brezilya vb. , giderek bu bloklaşmalara dâhil olması da aynı sürecin diğer yüzüdür.

Savaşın ve silahlanmanın maliyetleri, artan yaşam maliyeti, işsizlik, güvencesizlik, sosyal harcamalarda kesintiler, proleterlerin ve halk yığınlarının haklarına ve mücadelelerine yönelik saldırılar yoluyla emekçilere ve kitlelere yüklenmektedir. Kapitalistler, sömürüyü yoğunlaştırmakta ve proleterleri, özellikle de en çok ezilen kesimlerini, kâra hizmet eden modern kölelere dönüştürmektedir.

Emperyalizm tarafından ezilen ülkelerde, halkların yoksulluğu ve baskı altındaki yaşamı daha da ağırlaşmakta; aynı zamanda küresel çevre ve iklim krizinin ve doğal afetlerin sonuçlarının faturasını da onlar ödemektedir.

Dışarıda savaş hazırlıkları yapan emperyalist devletler ve hükümetler, içeride ise emperyalizmin kriziyle birleşen modern faşizm eğilimini ilerletmektedir. Dünya çapında bir emperyalist savaşa gidiş eğilimi bugün kendini, ABD’de iktidara gelen Trump başkanlığında ve onun temsil ettiği emperyalist burjuvazinin egemen sınıf fraksiyonunda somutlamaktadır. Bu güçler, burjuva demokrasisinin kalıntılarını dahi ortadan kaldırmakta, demokratik özgürlüklere saldırmakta, hapishaneleri doldurmakta ve giderek daha diktatoryal yönetim biçimlerini kurmakta; her ülkede kendi özgünlükleriyle faşist partiler ve modern faşizm bu yapıların içinde güç kazanmaktadır.

Kadın haklarına ve düşünce özgürlüğüne saldırılar artıyor; halkların direnişini bastırmak, proletaryayı ve kitleleri bölmek amacıyla nefret körükleniyor, şovenizm ve milliyetçilik güçlendiriliyor. Tüm bunlar egemen sınıfların ve onların uşaklarının tahakkümünü sürdürme amacına hizmet ediyor. Irkçılık, göçmenlere yönelik her biçimdeki saldırılarla daha da yoğunlaşıyor: denizlerde ölümler, toplama kampları, kölece sömürü, sınır dışı etmeler ve zorla geri göndermeler. Eski ve yeni medya tekelleri giderek teknoloji oligarşilerinin elinde toplanıyor; bu şirketler devasa kârlar elde ederken, okullarda ve üniversitelerde gerici ve karanlık bir kültürü dayatmak için ellerinden geleni yapıyorlar.

Dünyanın dört bir yanında proleterler ve halklar, emperyalizme, faşizme, yaşam ve çalışma koşullarının ağırlaşmasına karşı isyan ediyor ve direniyor.
Emperyalist ve kapitalist ülkelerde işçiler genel grevler gerçekleştiriyor, Yunanistan’da olduğu gibi; savaş silahları taşıyan gemileri engelliyorlar, İtalya, Yunanistan vb. ülkelerde olduğu gibi; gençlik ise faşizme ve ırkçılığa karşı sokaklara dökülüyor.

Yeni faşist-emperyalist ABD başkanlığı olan Trump yönetimi, siyonist taşeron Netanyahu eliyle, Filistin halkına yönelik “nihai çözüm” planını , yani soykırımı ve sürgünü, devreye soktu.
Buna karşılık, Filistin halkının kahramanca direnişi gelişiyor; 7 Ekim eylemiyle birlikte dünya gündeminin merkezine bir kez daha “nehirden denize özgür Filistin” hedefini yerleştiren örgütleriyle bu direniş daha da büyüyor.
Filistin halkının mücadelesi, Arap rejimlerinin Siyonizm’le işbirliği yapan ve her durumda emperyalizme hizmet eden karakterine karşı, tüm Arap halk kitlelerinin özgürlük mücadelesi için uyanışını da körüklüyor.

Filistin halkıyla enternasyonalist dayanışma, halkları emperyalizme karşı mücadeleye çağıran büyük bir bayraktır. Türkiye’de öğrenciler, kadınlar, işçiler ve ezilen kitleler, Erdoğan’ın faşist rejimine karşı çıkıyor ve onu giderek daha derin bir krizin içine sürüklüyor.

Ezilen bazı ülkelerde, Latin Amerika’dan Asya’ya, Afrika’dan Ortadoğu’ya kadar, halkların protestoları ve isyanları ilerliyor; sosyalizme yürüyen Yeni Demokrasi devrimleri için devrimci mücadelenin yükseltilmesini talep ediyorlar.
Bu mücadelelerin en ön safında kadın gerillalar, kadın işçiler, direnişin ve kadının kurtuluş mücadelesinin ateşini yakan devrimci kadın örgütleri yer alıyor; sınıf mücadelesiyle birleşmiş bir kadın özgürlük mücadelesinin zorunluluğunu haykırıyorlar.

Birçok ülkede gençlik isyan ediyor ve devrimin yolunu arayan, talep eden muhalefetin ön cephesini oluşturuyor.

Dünyadaki devrimci ve anti-emperyalist mücadeleler içinde, özellikle Hindistan ve Filipinler’de Marksist-Leninist-Maoist güçlerin önderliğinde sürdürülen halk savaşları, emperyalizme karşı gerçek kurtuluşun yolunu uluslararası proletaryaya ve ezilen halklara göstermekte ve ilham vermektedir.
Bu yol, tüm revizyonizm ve reformizm biçimlerinin; tasfiyecilik ve teslimiyetçiliğin her türünün terk edilmesini şart koşar. Çünkü kapitalist ve emperyalist barbarlığa karşı tek gerçek alternatif proleter devrimdir, tek çözüm ise sosyalizmdir. Hindistan devletinin, Hindistan Komünist Partisi (Maoist)’e karşı sürdürdüğü faşist askerî saldırı kampanyası, Kagar Operasyonu, en sert şekilde kınanmalıdır. Bu saldırı yalnızca bir devrimci partiye değil; aynı zamanda özgürlük ve onur için mücadele eden emekçi kitlelere, Adivasilere ve ezilen uluslara yönelik kapsamlı bir saldırıdır.

Uzun süreli halk savaşlarını desteklemek, dünya üzerindeki devrimci komünist partilerin ve örgütlerin temel bir görevi ve sorumluluğudur.
Proletarya, var olan en büyük ordudur; eğer ezilen ve sömürülen halklar birleşirse, kapitalist dünya sistemine son verebilirler.

Bugün her zamankinden fazla, Marksizm-Leninizm-Maoizm’in büyük öğretisi temelinde birleşmiş Komünist Partiler ve Örgütlerin birliğine ihtiyacımız var.
Bu partiler ve örgütler, sınıf mücadelesinin ateşi içinde, işçi sınıfının öncü birliği, proletaryanın ve halkın öncü çekirdeği, emperyalizme, faşizme, sömürüye ve baskıya karşı birleşik devrimci cephenin kurucu ve yönlendirici gücü olarak gelişmek zorundadır.

Proleter enternasyonalizmi, mücadele içinde birlik yoluyla, yeni bir Komünist Enternasyonal’e doğru yürüyüşü dayatmaktadır. Bu 1 Mayıs’ta, bu yönelimi daha da ileri taşımak ve onu devrimci mücadeleye atılmış proletarya ile ezilen halkların saflarında açıkça ifade etmek gereklidir.

BU 1 MAYIS’TA DEVRİMİN AL KIZIL BAYRAĞINI DAHA YÜKSEĞE KALDIRALIM!
Emperyalist savaşı durduralım; nerede gelişiyor ve patlak veriyorsa, onu proleter iktidar için devrimci bir savaşa dönüştürelim!
Kahrolsun Faşizm!
Nehirden denize özgür Filistin!
Kahrolsun Emperyalizm, gelecek sosyalizm ve komünizmin olacak!

İmzalayanlar:
Afganistan Komünist (Maoist) Partisi
Avustralya Komünist Partisi (Marksist-Leninist)
Galiçya Maoist Komünist Partisi Kuruluş Komitesi
Hindistan Komünist Partisi (Maoist)*
Komünist Parti Türkiye – Marksist Leninist (TKP-ML)
Komünist İşçi Birliği (mlm) Kolombiya**
Komünist Birlik – Fransa
Maoist Komünist Parti – İtalya
Maoist Komünist Komite – Brezilya
Purbo Bangla Proleter Partisi (PBSP/Bangladeş)
İran’ın Kızıl Yolu (Maoist grup)
Nepal Devrimci Komünist Partisi
Halkçı Demokratik Öğrenci Birliği (PDSU) – Bangladeş

Partisi El Kahedines Tunisia

İmzalar açıktır
1 Mayıs’tan sonra da yeni imzalar gelebilir

* ICSPWI ile iletişim sorunu
** Not 1 Mayıs’tan sonra yayımlandı



No comments:

Post a Comment