Wednesday, January 14, 2015

Turkey - MKP declaration - for debate

MKP’den ocak ayı şehitlerine ilişkin açıklama

MKP15
HABER MERKEZİ (09-01-2015)-“Şehitlerimiz, Sosyalist Halk Savaşı Stratejisi Temelinde, Sistemi Aşan Devrimci Militan Çizgi ve Savaşa Çağırıyor!
Dünya Proletaryası ve Ezilen Halkları, Türkiye-Kuzey Kürdistan İşçi ve Emekçileri;
Ocak ayı komünist ve devrimci hareket için olduğu kadar, çeşitli millet ve milliyetlerden dünya ve Türkiye- Kuzey Kürdistan proletaryası ve ezilenleri açısından da oldukça anlamlı bir tarihi ifade eder. Hiç şüphesiz ki bu anlam, halkların kurtuluşu uğruna verilen mücadelede ölümsüzleşen yaşamlardan ileri gelir.
Enternasyonal proletaryanın komünist önderi Lenin yoldaşın ölümsüzleştiği tarih, 1922 yılı Ocak ayıdır. Yine Rosa Lüksemburg ve Karl Liebnecht, Hitler faşizmi tarafından Ocak ayında Berlin’de katledilmiştir. Aynı şekilde Mustafa Suphi’ninde içerisinde yer aldığı 15’ler, Karadeniz’de faşist Kemalist diktatörlük tarafından Ocak ayında katledildiler.
Türkiye- Kuzey Kürdistan komünist hareketinde stratejik bayrağı nitel açıdan daha da yükseklere çekerek dalgalandıran Partimizin kurucu komünist önderi Kaypakkaya yoldaş öncülüğünde başlatılan devrim, sosyalizm ve komünizm kavgası, faşist ‘’TC’’ devletinin Ocak ayında Vartinik baskınıyla engellenmek istenmiş ve Ali Haydar Yıldız yoldaşımız şehit düşmüş, Kaypakkaya yoldaş ise ağır yaralanmıştır.
Mustafa Suphiler sonrası parlamenterizm, pasifizm, reformizm ve revizyonizm eksenli oldukça geniş yelpazedeki tasfiyeciliğe karşı, komünist çizgi temelinde Büyük Proleter Kültür Devrimi(BPKD)’nin ürünü olarak ortaya çıkan Partimiz daha kuruluşunun ilk başlarından itibaren düşmanın dikkatini üstüne çekerken stratejik saldırısına da maruz kalmıştı. Bundan dolayıdır ki düşmanlarımızın sürekli strarejik saldırıları sürgit devam etmiştir.
Gerici feodal Osmanlı devletinin devamcısı Türk hakim sınıflarının Türkiye- Kuzey Kürdistan’daki Türk- İslam(sünni) sentezli faşist niteliği, diğer ulus ve inançlara baskı ve zulüm üzerine inşa edilmiştir. Ezilen ulus ve inançlara baskı, şiddet, katliam ve soykırım, tekçi faşist Türk devletinin egemen niteliği durumundadır. Bu bağlamda Anadolu ve Mezepotomya, sömürücü ve ezen sınıflar diktatörlüklerinin çoraklaştırdığı geniş bir coğrafyadır. Nice kadim topluluklar ve uluslar tarihten silinirken nicesi de inkar, imha, tehcir ve soykırımlar eşliğinde tarumar edilmiştir. Ermeniler de bu uluslardan biridir ve Ermeni soykırımının yüzüncü yılına girerken daha bir kaç yıl önce Ocak ayında Hrant Dink İstanbul’da katledilmiştir.
İnkar, imha, katliam ve soykırımlardan geçirilip hala aynı statükonun sürdürülerek milli zulme, katliam ve kıyıma maruz bırakılan bir diğer ulus ise Kürtlerdir. Ve aynı şekilde yine bir kaç yıl önce 9 Ocak’da Paris’de PKK’nin ilk kurucuları arasında yer alan Sakin Cansız ve iki kadın yoldaşı faşist hakim sınıflar tarafından katledilmiştir.
Ocak ayı içerisindeki yukarıdaki ölümler ve katliamlar ne ilk ne de sondur. Emperyalist dünya sisteminin sömürü ve zulümleri, katliam ve soykırımları bugünde devam etmektedir. Kısa bir süre önce Cizre’de katledilen Kürt yurtseveri Ümit Kurt, bunlardan sadece biridir. Her bir ölümün ve katliamın arka planında tarihsel nedenler ve komplocu kirli faşist karakterlerin yer aldığı ideolojik- politik sebepler yatmaktadır. Ve tabi ki ezilen ve sömürülenlerin özgür yaşam geleceği daha fazla karartılmak istenmektedir. Faşist iktidarlar ve sömürücü egemen sınıfların kanla beslendikleri ve iktidarlarını barbar katliamlar üzerinde inşa ettikleri bilinen bir olgudur. Ama tarih hiçbir zaman, baskı ve katliamların sınıflar mücadelesini, halkların bağımsızlık ve özgürlük istemlerini söndürdüğüne ya da tümden ortadan kaldırdığına tanıklık yapmadı. Bu temelde enternasyonal proletaryanın büyük öğretmeni komünist önder Lenin yoldaş başta olmak üzere Rosa ve Liebnechtler, Mustafa Suphi ve 15’ler, Kaypakkaya ve Ali Haydar Yıldızlar, Hrant ve Sakineler’in bıraktıkları miraslar şahsında emperyalizm ve proleter devrimler çağında, dünya halkları ve ezilenlerin devrim, sosyalizm ve komünizm mücadelesini daha fazla yükseltelim.
Şehitlerimizden öğrenerek her bir millet, dil, inanç, tarih, düşünce imtiyazına ve tekeline karşı Komünizme doğru yürüyen tam hak eşitliği ve durmaksızın Komünizme kadar devrimleri sürdürelim.
Şehitlerimizden öğrenerek emperyalist küresel hegemonyanın doğayı, insanı ve yaşamı metalaştıran kapitalizmin her türlü manipülasyonuna karşı devrimci savaşı yükselterek yaşamı özgürleştirelim. Tarihsel tecrübelerimizden, eksiklik ve hatalarımızdan doğru dersler çıkararak ilerleyelim. Bu bilinçle Sosyalizm ve Komünizmin kazanacağına olanca inancımızla tarihten gelip tarih yaratarak sınıfsız, sınırsız ve sömürüsüz özgür bir yaşam ve dünya için direnelim, savaşalım ve kazanalım.
Şehitlerimizin bıraktığı mirasa, tarihsel köklerimize doğru ve bilimsel temellerde sarılarak günün nesnel ve somut gelişmelerine yönelik mücadele ve devrimci savaşta doğru pratik politikalar geliştirerek cevap olalım. Şehitlerimiz, halklarımız bizlere bunu emrediyor. O halde şehitlerimizden ve halklarımızdan aldığımız güçle görevlerimize sahip çıkalım. Sosyalist Halk Savaşı stratejisini devrimci mücadelemizin bin bir yöntem, araç ve pratik politikalarıyla geliştirerek maddi güce dönüştürelim. Asla unutulmamalıdır ki Maoist Komünist bir parti etrafında birleşmiş olarak tarih bilincini canlı tutan her halk, kazanmıştır. Gün ve gelecek, tarihi yapan kitlelerin mücadelesi ve onun köşe taşları olan şehitlerimize sahip çıkılarak kazanılır. Bu bilinçle tıpkı diğer haklı savaşlar gibi Türkiye- Kuzey Kürdistan proletaryası ve emekçileriyle birleşmiş Sosyalist Halk Savaşımız da kazanacaktır.
Enternasyonal proletaryanın öğretmenlerinden lenin şahsında ocak ayı şehitlerini anıyoruz!
Dünya devrim ve komünizm şehitleri ölümsüzdür!
Kahrolsun emperyalizm, komprador tekelci kapitalizm, faşizm ve her türden gericilik!
Parti ve devrim şehitleri ölümsüzdür!
Şehit namırın!
Yaşasın proletarya enternasyonalizmi!
Yaşasın Marksizm- Leninizm- Maoizm!
Yaşasın Sosyalist Halk Savaşı!”

No comments:

Post a Comment